3-6 yaş döneminde çocukların beyinleri çok hızlı gelişim gösterir. Özellikle dil-bilişsel gelişim hızı bu yaş döneminde en yüksek seviyededir. Uzun süreler ekran başında vakit geçirmek bu gelişim hızını düşüreceği gibi olumsuz yönde de etkileyebilmektedir. Dijital ortamda çok hızlı olan ekran görüntüleri nedeniyle sabır geliştirmede ve yaşına uygun odaklanabilme sürecinde zorlandıkları gözlenmektedir.
İzlenen içeriklerin veya oynanan oyunların ebeveyn kontrolünde olması ve hatta bunu destekleyecek olan uygulamaların kullanılması önemlidir. Yaşına uygun öğrenme sürecini destekleyen içerikler tercih edilmeli; şiddet, korku ve uyarıcı etkiye sahip içeriklerden korunmalıdır. Eğitici ve yaşın uygun içerikler ile ekran süresi toplamda 1 saati geçmemelidir. Bu süre tek parça halinde değil 2 veya 3 parçaya bölünerek düzenlenmelidir. Ebeveynin çocukla birlikte içeriği aktif olarak takip etmesi, öğrendiklerini birlikte değerlendirmesi çocuğun izlediği içeriği muhakeme edebilme becerisine katkı sağlamaktadır.
Bu yaş döneminde çocukların duygusal kapasitelerinin gelişimi çok hızlı bir şekilde olmaktadır. Uzun süre ekran başında zaman geçirildiğinde yüz yüze olan sosyal etkileşimleri de azalacağı için ne yazık ki sosyal beceri gelişimi yavaşlayabilmektedir. Ekranda geçirilecek uzun zaman dilimleri yerine aile bireyleriyle vakit geçirmek, gerçek hayata dair etkileşimlerde bulunmak çocukların sosyal becerileri için çok daha etkili olacaktır.
Uyku öncesinde uzun süreler ekran başında vakit geçirmek uyku için gereken hormonal düzenin sağlanmasını engellediğinden uykuya geçişi zorlaştırdığı gözlenmektedir. Ayrıca uyarıcı etkiye sahip olduğundan çocuğun kendi uyku ile ilgili farkındalığını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenlerle uyku öncesi ekran kullanımı yerine rahatlatıcı etkiye sahip uyku rutinleri oluşturmak onun gelişimi için daha faydalı olacaktır.
Yemek esnasında ekran kullanımı ise farkındalık üzerine olumsuz etkiye sahiptir. Çünkü özellikle yemek konusunda seçici davranmaya meyilli olan çocuklar o esnada hem ne yapıyor olduğunun hem de ne yiyor olduğunun ayırdına varmakta zorlanabilir. Bunun yerine yemek sırasında aile bireyleri edilen sohbet gerçek hayat deneyimi üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir.
Ekran süresinin kısaltmak ve azaltmak ilk etapta zorlayıcı olabilir. Bu nedenle boşa çıkan o sürenin verimli bir şekilde doldurulması ve çocuğa alternatifler sunulması bu geçiş sürecini destekleyici nitelikte olacaktır. Doğada ya da parkta zaman geçirmek, evde sanat etkinlikleri yapmak, ev işleri ile ilgili yaşına uygun olan sorumluluklar vermek, kitap okuma becerisini geliştirmek bu süreçte hem gelişimi destekler hem de geçiş sürecinde yardımcı olur.
Çocuklar rutin içerisinde kendilerini güvende hissederler. Bu rutinin oluşumunda net ve tutarlı yaklaşımlarda bulunmak bu sürecin temel taşlarındandır. Oluşturulan gün içi rutinlerinde ekran süresinin belirli olması ve geri kalan zamanların yapılandırılması çocukların gelişiminin desteklenmesinde yardımcı olacaktır.