OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE SINIRLARIN ÖNEMİ

Okul öncesi dönemde çocukların çevreye dair olan farkındalığı ve meraklarının artmasıyla birlikte sonsuz bir keşfetme arzusu gelişmektedir. Bu dönemde çocuklar hem fiziksel hem de duygusal olarak çok büyük bir hızla gelişim gösterirler. Bu gelişimleri engellememek ve desteklemek noktasında; sınırların önemi ve sorumluluk bilincinin gelişimi gibi konular ailelerin çocuklara rehberlik etmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

3-6 yaş grubunda henüz soyut düşünme ve değerlendirme yetilerine sahip olmadıkları için; içinde bulundukları dünyayı yalnızca somut bir şekilde deneyimlemektedirler. Dünyayı keşfettikleri ve duygusal-bilişsel olarak yeni ve kalıcı deneyimler oluşturdukları bir dönemin içindedirler. Bu dönemde sınırlar ve rutinler, çocuklar için güven duygusunun temelini oluşturur. Kendi istek, ihtiyaç ve duygularının sınırlarını henüz yeni keşfetmekte olan çocuklar için; neyin kabul edilebilir olduğu, neyin kabul edilemez olduğu ve kendi isteklerinin sonsuz bir kabulde olmadığını öğrenmeye ve deneyimlemeye ihtiyaç duyarlar.

Her şeyin sonsuz sunulması ve hiçbir sınır konulmaması onun duygusal ve sosyal gelişimi için uzun vade de yıkıcı bir etkiye sahip olabilir. Örneğin; yemek saatinde ekran izlemeden veya başka bir şeyle ilgilenmeden masada yalnızca yemeğini yemek ve aile sohbetinde bulunmak onun odaklanmasını ve düzenli olmasını, birlik olarak hareket etmesini destekler niteliktedir. Bir diğer örnek olarak; insanlara karşı kendisini ifade ederken vurmak, tekme atmak gibi fiziksel davranışlara başvurmadan kelimeleri kullanmasını desteklemek ve duygularını sözel olarak ifade etmesinin önemini anlatmak hem kendi sınırlarını bilmesini hem de başkalarının sınırlarına saygı duyma becerilerinin edinimini sağlayacaktır. Duygusal paylaşım becerisini desteklemek için kitap okuma saatinde seçilen kitaplar bu noktada yardımcı olmaktadır.

Oyunun bu yaş döneminde iyi bir öğretici olduğu bilgisinden hareketle, evde birlikte oynanan oyunlarda bir oyun tamamlanmadan diğerine geçmesine izin vermek de sınır algısının bozulmasına neden olabilmektedir. Bu gibi durumlarda oyunu sonlandırıp sonrasında yeni oyuna başlama desteklenebilir. Çok fazla miktarda oyuncak alımı da yine sınır bilinci üzerinde olumsuz etkiye sebep olabilir. Bu nedenle oyuncak alımını sınırlamak ve mevcut oyuncakları değerlendirmek önemlidir.

Sınır bilincinin gelişimi hızlı olmayabilir. Bu noktada ailelerin sabırlı, tutarlı ve şefkatli olması sürecin daha uyumlu geçmesini destekleyici olacaktır.